Ben evde yokken, sakladığım odalara giriyorlar. Sandık, küf ve mandal kokan, saklandığım odalara...Eski günahlar dolmuş. Göz gözü görmüyor, oradan anlıyorum.
İki adam kıyasıya kavga ediyor. Onlar dayak yedikçe, benim gözüm/dudağım patlıyor. Kan, gözbebeklerime yürüyor. Gretel oluyor, işaret ekmeklerimi yiyen kuşları öldürüyorum. Her gece etime batan kesif kağıt kokusunu, yastığımın altında gizlediğim bir kaç mısra ile çıkarıyorum. Kirpiklerim dökülüyor.
Odalardan çıkıp, koridorda bekliyorum. Kimi beklediğimi hatırlayamayacak kadar çok bekliyorum. Tokmak dönüyor, kapı gıcırdıyor. Yabancı bir gölge süzülüyor içeri. Gözlerini, sadece karanlığa açmak istiyor belki. "Sokak lambalarından korkuyorum" diyor. Sesinde dalıyorum...Pencereleri kapatıyor, rüzgar ve ışık sızan tüm kuytuları kilitliyorum, anahtarsız. Nasıl da sisli bakıyor. Sis koyulaştıkça sevinç duyuyor, hatta biraz gülümsüyor sanki.
Tüm gücümü toplayıp, sesimin en titrek ucuyla sesleniyorum O'na. "Öyle bakma" diyorum, "sisin kanıma doluyor". Gözlerini indirip, çenesini görünmez bir kemana yaslıyor...Susuyoruz.
Resim: Hopper
Zeynepciğim,
YanıtlaSilYazıyı okudum, resme baktım, baktım, baktım.
Resim, beni içine çekiyormuş gibi hissettim bir an. İkisi bir arada nasıl da hüzünlü bir etki yarattı, üzerimde. Tam da anlatamadım, sanırım.
Tam da anladığın, anlattığın gibi bir şey canım. Tam da...
YanıtlaSilanlam çıkarmak çok kolay değil, epey irdelediğim halde çözümleyemedim, tecrübesizliğime ve bilgi birikimimdeki eksiğe bağlıyorum biraz da.
YanıtlaSilama bu blog'un mistik havasını seviyorum.
'sisler günahlar mı ? odalara dolan ve göz gözü görmeyecek kadar yoğun olan sisler , günahlar mı.'
'günahlar insanın kanına dolar mı?'
ne kadar çok soruyorum, sorusuz bi dünyada yaşamak isterdim.
Sevgili Yalnız,
YanıtlaSilYukarıda Sevgili Ekmekçikız'la da pek fazla konuşmadan karşılıklı anlaştığımız gibi, bu yazının aslı hüzün...O resmin içimdeki bir yerle birleşmesinden dökülen sözcükler. Anlamlı olması gerekir mi? Sanmıyorum. Anlamsız olabilme toleransını sadece "şiir"e verenlere inanmıyorum. Tut ki yazının yapısına saldırdım.
"sorusuz bi dünyada yaşamak isterdim." demişsin ya, buna inanmıyorum, sen de inanmıyorsun. Al sana bir çelişki daha -sisler ve günahlar konusunda-, kendimi, rahatsız edici derecede masum hissediyorum:)
Hani ben susacaktım...Bu blog denen olay tam bir teşhircilik yahu!:)
sevgili zeynep,
YanıtlaSilevt kabul sorulara bu kadar da düşman değilim ama çok üzerime geliyorlar bazen.
evt, anlam dediğimiz şeyin içinde boğulmaktansa sözcüklerin hüznüne gelişigüzel kapılıvermek gerekiyor herhalde.
takılıyorum işte bazen anlamlara ben, sanki herşey çok anlamlıymış gibi... bak şimdi de takıldım, rahatsız olacak kadar masum hissetmek. bu kadar masum hissetmek. :) aldırma. takılır bazen.
bu satırlar "muhteşem"...
YanıtlaSilizninle, sayfanı siteme eklemek isterim...
Teşekkür ederim Hakan Bey. Elbette ekleyebilir
YanıtlaSilsiniz, bundan mutluluk duyarım.