22.08.2009
"I Scream, You Scream, We All Scream, for Ice Cream!"
"Uzun, sıcak bir yaz." Bu betimleme için Faulkner olmaya gerek yok. Bizim gibi fanilerin günde bilmem kaç kez tekrarladığı sözler, bu abilere gelince edebi cümlelere dönüşüyor. Her neyse mevzu bu değil, ben yaz aylarını sevmediğimden bahsedecektim. En kötüsü de yaz gecelerinin kısalığı... Evet tamam çok kısalar, ama uykuya direndiğiniz oranda uzatabiliyorsunuz. Ve ben hiç bu yazki kadar uykuya nanik yapmamıştım. İşin tuhafı, onca saat hiçbir şey yapmadan durabildiğimi farkettim. Balkonda sabahladım, yarasaları ve evlerine yalpalayarak ulaşmaya çalışan sarhoşları seyrettim, gecenin serinliğinde titredim de yine de üstüme kalın bir şey almadan öylece kaldım... Evet uzun, sıcak ve sıkıcı bir yaz.
Sevgili Kaçak'ın, Zizek -ki ben kendisine bazen zevzek diyorum- röportajını yayımlamasından sonra, Bülent Somay'ın; "Filmi görmedim, çünkü nefret edeceğimden emindim. Ama şimdi izlemem gerekecek." dediği gibi, ben de alıp izleyeyim şunu dedim. Tüm önyargımla tv'yi gören en rahat mevkiye konuşlandım, açtım dondurma kutusunu. Çok kararlıydım. Ama olmadı, olamadı. 10 dk'dan fazla tahammül edemedim. Eğer izleyebilseydim, "Charlie'nin çikolata fabrikası"nın, 300 Spartalı'dan daha solcu bir film olduğu tesbitinde bulunmayı isterdim. Derken, canım Tom Waits dinlemek istedi, ki genellikle ister. Hatta bu kez dinlemek yetmedi, feci halde izlemek istedim.
Dj Zack ve acemi pezevenk Jack, sakarlıkları yüzünden işlemedikleri bir suçtan hapse düşüyorlar. Sürekli kavga eden bu iki başbelası adama hücrede tuhaf bir İtalyan turist katılıyor. Komik bir İngilizcesi var adamın. Hücre farklılaşıyor o gelince. Zack, Jack ve İtalyan kaçmaya karar veriyorlar. Ormandan ve Jarmusch'un siyah beyaz kadrajında şiire dönüşen bir bataklıktan geçip, yollarını sonsuza kadar ayıran toprak yola çıkıyorlar...
"Geleneklere sadık kalan hikaye örgüsü ve peri masallarına benzediği kadar kabusları da anımsatan atmosferiyle bunu "neo-beat-kara-komedi" bir film olarak tanımlayabilirim."
Jim Jarmusch
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
sevgili zeynep,
YanıtlaSilgerci ben 300'ün keyifle izlenebilecegini söyledim, ama bir yaniylada hic de öyle degil tabii ki...
bi de üzerine zizek'in yamuklugu eklenince, filme takilmak daha zor olabilir....
10 dakkada sende film koptuguna göre, sonuna kadar gitseydin kesin zevzek icin bir seyler demek zorunda kalirdin....
hem insanin cani tom waits dinlemek isterken böyle bir filmi izlemeside imkansiz, bilirim....
yazini okuyunca tom waits arsivini calistiridim ben de....
sabaha matilda ile basladik, bakalim gece nereye varacagiz.....
sevgiler.
Filmin adını bari yazar insan di mi Zeynep! "Down By Law"
YanıtlaSilSevgili Kaçak,
Gece veya evet gündüz, saatlerce dinleyebilirim ben de Tom'u. Benim için şeyi de dinlesene lütfen. "Russian Dance"i. Yere vuran o ayak sesleri, muhteşem ritm, Waits'in bence en hüzünlü ve heyecan verici sesi...
Hah bak "zevzek" güzel olmuş. Ben de son zamanlarda her röportajını bilmemnesini okuduğumda sinirden hop oturup hop kalkıyorum (bazen olur, demek bu ay Zizek'ten nefret etme ayım, geçer, bakarsın bir dahaki ay hayranı olmuşum). Lan gideyim Mutlak Töz'e yorum yazayım, bir bir ifşa edeyim mankafalılıklarını bu herifçioğlunun, diyorum, sonra tutuyorum kendimi. Sakinleşeyim, merak ediyorum, bakayım hâlâ böyle mi düşünüyor olacağım. Neyse...
YanıtlaSilHa, madem sevgili Tom'dan açıldı konu. Ama burda da anlatılmaz ki, beceremem. Linkini vereyim. Bi dakka... Buldum. Şu olmalı: http://www.ted.com/talks/lang/eng/elizabeth_gilbert_on_genius.html Sonlara doğru Tom Waits'le bir anısını anlatıyor kadın. Baya şirin. Filan.
Eski bir yazımı arıyordum, geçen sene bu zamanlara gittim. Ne göreyim? Tam da bu sıralar, seninle "of hava sıcak, sıcak sevmem, alem kışın depresyona girer, ben yazın" konulu bir yazışma yapmışız.
YanıtlaSilO sıra senin blog intihar halindeydi, sonradan dirildi ya, tam o dönem. :))
Biraz önce, Hafif Abiyle yorumlaşmanızı görünce, hatırlayıverdim. Nasıl bir çağrışımsa?
Haa, bu arada, yukarıya eklediğin film sıcak depresyonuna uyumlu desem?
:)
Evet uyumlu. Uyum dedin de, Jarmusch-Waits uyumu en az dil balığı-tereyağ uyumu kadar lezzetli bi şey:)
YanıtlaSilYukardaki film mi klip mi ne ise, onu izleyince ve de dinleyince (3 kez) sabah işe giderken yolda ters yürümüşüm bir süre. aklıma o siyah-beyaz günlerim geldi. Amcaoğlunun bana emanet ettiği o bir yaprağı kırık (yaprak) saz ile gelinayşeyi mırıldandığım, sonra da ocaktaki pilavın dibine tutuuğu, ben ileriye gitmek isterken altımdaki zeminin geriye doğru gittiği yılları.... ooooffff offff!
YanıtlaSil"neyse" ki düzeldim şimdi; doktora görünmeme gerek kalmadı.
Ben neden işyerimde video vs. izleyemiyorum sinir oldum defalarca uğrayıp denememe rağmen olmadı:(( evde koca çalışıyor pc bana düşmüyor eminim hoştur.
YanıtlaSilanneme "bu jim jarmusch'tan eve alalim" dedirten film...hey gidi walt whitman!
YanıtlaSil