24.12.2008
Şey.
"Daha vaktim var, daha vaktim var," diye söylendi. Vaktim de var, içim de var. Bütün kuvvetimle mi atılacağım maceraya? Onu bile korumayacak mıyım? Onu o "şey"i? Kimsenin bilmediği bir parça; tarifi güç, gene de varlığını çok iyi bildiği "şey". Onu da tehlikeye atacak mıydı? Bütün Turgut'u hiçbir zaman teslim etmemişti. Hiçbir zaman. Onu kendine saklamıştı. Değerini yalnız Turgut'un bildiği bir "şey". Başkaları da bir çok şeyler saklarlar insanlardan; gene de bir şey kalmaz kendilerine. Bu "şey" öyle değildi. Anlatılsaydı değeri kalmazdı ki. Bu nedenle anlatılamazdı. Bu "şey"i birine verseniz de farkında olmaz aslında. İnsan uzun uzun anlatsa, "onun" kendine güven verdiğini söylese, merak ederler belki. Fakat görünce bir "şey"e benzetemezler muhakkak. Bu muydu derler o "şey". Verdiğiyle kalır insan. Ezer buruşturur, yere atarlar. Bazı ukalalar da Latince isimler takarlar bu "şey"e. Tarifler, benzetmeler..."
Tutunamayanlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder