22.12.2008
Sevgili Sağ Kulağım.
Bir süredir, sağ kulağım isyan etmeye başladı. Hafif ama rahatsız edici, mekanik sesli bir çınlama, keyfimi kaçırıp duruyor. Doktora gitmeliyim... Ama başıma geleceği biliyorum. Aslında suçumu da biliyorum. Hatta teşhisi de çoktan koydum. Zira diyecek ki; kulağınızı bilmem kaç desibelden daha yüksek seslerden korumalısınız. Gürültü, orta kulaktaki hücrelere zarar verir vs vs
İyi de, uzmanlar ne kadar haklı olsalar da, ne kadar korkutsalar da, ben iki büklüm bir nine oluncaya kadar, -mecburen kulaklıkla- bu müzikleri dinlemeye devam edeceğim. Elektro, bas, davul sesleri bilumum iç organlarımı titretmeden, zevkini çıkaramıyorum. Ve düşündüm de, ben kaç zamandır bu yöntemle, hard'ından, progresive'ine, metal'inden, grunge'ına kadar, özellikle de, yüksek sesle dinlemeye zorunluymuşum gibi hissettiğim rock müzik dinliyorum.
Vazgeçmem, vazgeçemem:)
Lütfen ama lütfen derhal vazgeçin!
YanıtlaSilBir müzik odası şeetseniz kendinize, canım efendim. Ya da evde kimse yokken dinleseniz? Diğer bir öneri, konserlerde bu gümbürdemeyi tatsanız?
YanıtlaSilO kulacıklar size daha çook lazım olacak da...
:))
Ama ama ama...Siz böyle endişelendikçe, ben kendime dikkat etmek zorunda kalacağım, sağlıklı yöntemlerle müzik dinlemeye mecbur kalacağım ki...
YanıtlaSilHem şımaracağım da.
Hem sadece rock müzik değil, Stravinsky'de başka türlü dinlenmez gibi geliyor bana:)
Teşekkür ederim, önerilerinizi bütün kalbimle ve kulağımla dinleyeceğim:)
Sevgiler...
geçmiş olsun zeynep hanım..
YanıtlaSilbi program var ismini unuttum şimdi ama kulaklıkla müzik dinleyenler için bişe.. ses düzenini sağlıyormuş falan filan bişeyler yazıyordu açıklamada yani ses kulağa zarar vermiyormuş! tabi bunlar benim sözlerim değil. illa ki kulaklıkla dinleyecekseniz de böyle bişey yapsanız! kulaklarınızla güzel şeyler işitip güzel şeyler paylaşmanız gerek daha.. sevgi ve saygı ilen.. :)
Teşekkür ederim Yalnız.
YanıtlaSilEvceğzime hoşgeldiniz! Şimdilik volümü düşürdüm. Sevgili sağ kulağım sakinleşinceye kadar. Zira evet, işitmek istediğim daha pek çook güzellik var:)
Güzel dilekleriniz için sağolun.
Sevgi ve saygıyla...
hoşbuldum efendim :)
YanıtlaSilTanış:
YanıtlaSilHowever, I know nothing at all about my disease, and do not know for certain what ails me. I don't consult a doctor for it, and never have, though I have a respect for medicine and doctors. Besides, I am extremely superstitious, sufficiently so to respect medicine, anyway (I am well-educated enough not to be superstitious, but I am superstitious). No, I refuse to consult a doctor from spite. That you probably will not understand. Well, I understand it, though. Of course, I can't explain who it is precisely that I am mortifying in this case by my spite: I am perfectly well aware that I cannot "pay out" the doctors by not consulting them; I know better than anyone that by all this I am only injuring myself and no one else. But still, if I don't consult a doctor it is from spite.
Merhaba Furkan,
YanıtlaSilSizin nedenlerinizden olmasa da, sonuçta ben de doktora ve ilaçlara başvurmadım, direniyorum şimdilik. Tuhaf, eskiden olsa bir gün bile geçirmeden koşardım.
Bedenimle bir oyun oynuyoruz. Ben kazanacağım:)
:) Bunlar Dostoyevski'nin nedenleri olsa da,
YanıtlaSilkazanacağınızı zannediyorum.
Bu arada; Bodler, Berk, Nerval...
Anlaştık.
Yeraltından Notları yeniden okumalıyım. Ama Dosto'yu berbat İngilizcemle, bir paragrafta olsa okuma fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim. Aslında sandığımdan daha iyiydim (bknz. Pişkin:)
YanıtlaSilDostoyevski'de çuvallasam da; Baudelaire, Berk ve Nerval yeterince güçlü gerekçeler diyorsunuz:)
Peki, anlaştık Furkan. Hoşgeldiniz!
Zeynep Hanım,
YanıtlaSilFurkan Bey'e de, size de teşekkür ederim. Beni 19 yıl öncesine götürdünüz. Yeraltından Notlar'ı elime alıp kapağını açınca bir not gördüm, şöyle yazmışım:
2. Tiyatro Festivali, 27 Mayıs'90, Harbiye M.E. Sahnesi, Theather of Young Spectators, Yönetmen: Kama Gintas, Oyuncular: Viktor Gvozditski, İrina Yureviç, Mihail Daronin. Oyun muhteşemdi! 15 dakika alkış... Melih Cevdet Anday da oradaydı.
Metin Bey,
YanıtlaSilBu notu ve yıllar sonra yaşattığı harika duyguyu paylaştığınız için teşekkürler. Bu kısacık not; o muhteşem oyun, yönetmenin veya oyuncuların isimleri, alkışlar, şairin orada oluşu dışında, kimbilir daha neler neler hatırlattı. Belki bütün gününüzü/gecenizi istila edecek bir hatırlama...
Soğuk Yemek'te; "Kitaplara kıyamıyorum. Not yazamıyorum, kulaklarını kıvıramıyorum." gibi bir şeyler yazmıştım ya hani, sayenizde bu durum bitti. İşte bu yüzden, Okuduğum son kitaplar izlerimle dolu.
Furkan,
Bakın ne güzel bir akışa neden oldunuz, teşekkürler! Dün gece Yeraltından Notlar'ı yeniden elime aldım. Ve en başına şöyle bir not yazıp, başladım;
Tanış:
"However, I know nothing at all about my disease, and do not know for certain what ails me." 18.Ocak.2009-Pazar
Sayemde biri bu kitabı okuyorsa, çok mutlu olmam gerekiyor ve öyle oldum. Kitapları not alarak okuyorsanız eğer, bittikten sonra burada yayımlarsanız Yeraltından Notlar için olanları, ben de size karşı kontra hamlelerle cevap verebilirim. Gerçi kitabın yarısını not etmiştim galiba zamanında defterime.
YanıtlaSil(Bu arada tanış kelimesini tanıdık anlamında, isim haliyle kullanmıştım. Emir cümlesi gibi durmuş o başta öyle :) )
Hayııır, içiniz rahat olsun, ben o "tanış"ı direkt, Yunus Emre'nin,
YanıtlaSil"Gelin tanış olalım"
dizesindeki anlamıyla algıladım:)
"Yeraltından notlar"ın beni en çok etkileyen yerini buldum. Adamımızın meyhanede yolunu bilmeden kapattığı bir subay tarafından kenara itilmesinden sonra, günlerce, hatta yıllarca bu aşağılanmasının öcünü almak için planlar yapması, defalarca cayıp sinerek, sonra ilk günün hıncıyla yeniden harekete geçmesi, sonunda, subayın sık sık geçtiği caddede dolaşıp sadece ona yol vermemek şeklinde bir karşılıkla öc almaya karar verip, sırf bunun için kendine yeni eldivenler, palto, şapka ve sadece bir kez kullanacağı rakun kürkü alması;
YanıtlaSil"Olaydan bir gün önce uğursuz niyetimden bütünüyle cayarak bu işi yüzüstü bırakmayı kafama koymuş, bu işi nasıl kapatacağımı
pek merak ederek son kez Nevskiy'e çıkmıştım. Birden üç adım ilerde düşmanımı görünce kararımı değiştirdim, gözlerimi yumdum, bir anda omuz omuza gelip çarpıştık! Bir santim bile yana çekilmedim, onunla tam bir eşitlik içinde geçtim gittim! Herif başını çevirip bakmadı bile. Beni gördüğü halde görmezlikten gelmişti, bunu adım gibi biliyordum. Şu ana kadar da bundan zerrece kuşkulanmadım. Benden daha güçlü olduğu için çarpışmada gene ben zararlı çıkmıştım, fakat bunun ne önemi vardı! Amacıma erişmiş, bir adım bile yana çekilmeden, herkesin gözü önünde kendimi onunla aynı düzeye çıkararak onurumu kurtarmıştım ya!.."
"Zaferimin coşkusu içinde İtalyan aryaları söylüyordum. Üç gün sonraki ruhsal durumumdan söz etmeyeceğim artık, yazımın birinci bölümünü, "Yeraltı"nı okumuşsanız ne
duruma düştüğümü kendiniz kestirebilirsiniz."
Doğru yeri buldunuz. Hem kendiniz için hem de benim için.
YanıtlaSilKin ve nefret nedir Zeynep? Sorumun cevabını bir daha yollar mısın?
Bir daha, bir daha, bir daha...
Furkan tam da şöyle;
YanıtlaSilKin nefret ve işte intikam!
"Birden üç adım ilerde düşmanımı görünce kararımı değiştirdim, gözlerimi yumdum, bir anda omuz omuza gelip çarpıştık! Bir santim bile yana çekilmedim, onunla tam bir eşitlik içinde geçtim gittim!"
Adı bile olmayan, topluma ayrıksı, yabancı, hayatı anlamlandıramayan ve kendini insanlara anlatamayan yeraltı adamı.
YanıtlaSil"Ben tek başınayım, onlar hep birlikte"nin kini, öfkesi, sevinçli intikamların ve korkuların adamı.
İlk mesajımda anlaştık demiştim. Gerçekten anlaşmışız. Şimdi eminim.
YanıtlaSilİlk intiba genellikle yanıltmaz derler Furkan:)
YanıtlaSilTeşekkür ederim!