16.03.2009

Savaşma Bloglaş!

"Marla, sigarasını kolunun yumuşak ve beyaz etinde döndürürken, 'Yan cadı, yan!' diye bağırıyor. "


Hay Allah! Sevgili Kaçak kendi atıldığı mim dalgasının içine beni de çekmek istemiş. Canı sağolsun, zevkle... Yalnız bu defaki mimin konusu pek bi iç gıcıklayıcı, yani, varlığını Türk varlığına emanet etmesi gereken kadın bir bloggerın görmezden-duymazdan gelip, hanım hanımcık ve de susarak geçiştirmesi münasip gelen bir konu. Lakin ben susmayaciğim.

Yazı, diğer milyonlarca boyut gibi, üstelik son derece de estetik bir sevişme düzlemi olabilir bence. Zaman zaman kelimeler, harfler, noktalama işaretleri ruhunuzun en erojen noktalarına saldırıya geçip, tuttukları mekanı arsızca dürtebilirler. Bu durum son derece görecelidir bittabii, kiminin kılını bile kıpırdatmayan, bir satır, önsöz, dipnot, yayımlanan bir şarkı, bir şiir, bazen sadece bir mısra, gayet iddiasız görünen bir metafor, güzel ama küstah bir imge, minicik bir yorum veya bazen sadece bir ünlem işareti, bir diğerimiz için inanılmaz derecede kışkırtıcı olabilir. Anlayacağınız üzre buradaki "kışkırmak" fiili tamamen mimin konusuyla alakalı anlamında kullanılmıştır. Bazen orada gizlice duran ama görünmeyen sözcükler de olabilir veya aslında hiç yokturlar belki, ama yazar, satır aralarını iyi okuyan bir okura rastlar da, bu, sadece ikisi arasında sır olarak da kalabilir, kimbilir? Belki ayyuka da çıkabilir...

Daha önce de muhtelif zamanlarda mimlenmiş biri olarak, "ayy höff konu itibariyle en çok bunda zorlandım, blog kardeşliği diye bir şey var canım ve ben blog kardeşime sırf yazdıklarından dolayı bile olsa o gözle bakamam" diyeceğimi sanıyorsanız yanılıyorsunuz efenim. Valla bal gibi de bakarım. Hehe...

Sevgili Kaçak, iyi ki beni mimledi, değilse yazacağım filan yoktu buralara. "E bişiler karaladın tamam da, hani konunun nihayetinde beklenen yanıt" diyeceksiniz şimdi. Ha orada durun derim işte! Bu sorunun yanıtı içimde kalacak efenim, sonsuza kadar hem de:)

Şimdi, benim açımdan bir ilke imza atıp bu mimi başkalarına yollamak istiyorum diyecektim, istedim de, hatta birkaç isim bile vardı aklımda...Ama Kaçak'tan aldığım bu mime gözüm gibi bakıp, pamuklara sarıp sarmaladıktan sonra, ani bir karar değişikliği ile, postaya vermekten vazgeçip, sandığın dibine fırlatıyorum... Siz okuduktan sonra tabii:)

16 yorum:

  1. sevgili zeynep, cok güzel cikmissin isin icinden....kutlarim....hem sevisme hem de konusmama hakkini sakli tutmussun :))...mimide sandiga saklamak iyi fikir...

    YanıtlaSil
  2. Kacan iyi kaciyo valla. Aslinda belki bu oyunu kim daha iyi kacacak diye mi oynasaydik...

    Neyse guzel siyrilmissin valla...

    YanıtlaSil
  3. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  4. "satir aralarini iyi okuyan okur ve yazar"...

    blog aleminde okur ve yazar karisinca, isler iyice karisiyor tabii. okur kim, yazar kim? yazan dis aleme acmadigi sozcukler kullaniyor ve okuyanla birlikte, "ic alemler" birbiriyle cakisinca... gel de cik isin icinden.

    hepimiz kacmak istiyoruz sikistigimiz cendereden. hep bundan oluyor bunlar, hep :)

    YanıtlaSil
  5. Kanımca tüm bu olanlar saçma bir "kapalı topluluk" etkisinden ibaret. Vulgar'ın da belirttiği üzere, soyutlaşmış izlenilen-izleyen döngüsü içerisinde iç ve dış grup oluşumu bakımından içeride kalan sizler, dışarıda kalan asil okuyucuların zamanını çalıyorsunuz ve bu hiç adil değil; şunca kişi, aranızda ortak ve sarih bir dille yazılmış bir sayfa açmıyorsunuz, bizi oradan oraya sektirmek suretiyle yoruyorsunuz. Kınıyorum hepinizi! Böyle olmasın arkadaşlar!

    YanıtlaSil
  6. Sevgili Kaçak teşekkürler. Sayende yazı yazdık, hem de çok hoş bir konuda, üstelik de üstümüzü başımızı dağıtmadan, gayette estetik sıyrıldık. Sana da geçmiş olsun ayrıca:)

    YanıtlaSil
  7. Merhaba Eleştirel hoşgeldiniz.

    Valla yabancı dilim kötü olmasaydı, ben de içim rahat international bir blogger ismi bulurdum söyleyecek. Bunca söze de gerek kalmazdı di mi. Mesela keşke Subcomandante Marcos blogger olsaydı, hemen yazıverirdim:)

    YanıtlaSil
  8. Tolga, merhaba hoşgeldiniz.

    Şu yazdıklarınızdan bir kez daha anladım ki, ben iyi bir okurum yahu... Hem işin içinden çıkmaya da her zaman gerek yok değil mi:)

    İçimizdeki cendereden, yine kendi içimizde kılcal yollar bulup genişleterek çıkıp, biraz oksijen alıp tekrar içimize koşarak dönüyoruz bence...Bize acımamak lazım yani:)

    YanıtlaSil
  9. Size katılıyorum Black Crow, her allahın günü, şu yanda isimleri dizili zevatı ziyaret etmekten, ayaklarıma kara sular iniyor:)

    YanıtlaSil
  10. Yanda isimleri dizili zevat mı?
    Yaaa?
    Gelmeyin o zaman!
    :)))

    Ve fakat, bu kadar mı zarif sıyrılınır bu işten. Kaç gündür bu mimin izlerini sürüyorum sağda solda, bıyık altından gülerek bir taraftan. Gözlediğim şu ki, ani bir canlılık geldi, aleme. Bir yandan da herkes hık mık... Bence, mimin başlangıç cümlesi biraz da bu hıkırtıya yol açtı.
    Mim yaratıcısı arkadaş, genç belli ki, hayat daha yeteri kadar perdahlamamış olabilir, kendisini. Kafadan "sex" diye isim konunca mime,(aşk, meşk, sevişmek filan pas geçilip)işin içine maddi hatırlatmaları olan, ruhani tarafı kaçmış bir etki girivermiş.
    Herkes de yaşına, deneyimine, kendini izleyenlerin kimliğine, olası durumlara göre bir şeyler deyivermiş.

    Aaa! Ne kadar uzattım lafı. Sağlıcakla kalınız efendim.
    :)

    YanıtlaSil
  11. Aman efenim rica ederim, güzelliğinizle uğrayınız buralara ve reca ederim lafı uzatınız. Ben evet! Daha buraya bile gelmeden şu yan listedekilere uğruyorum sabahın köründe veya gecenin sessizliğinde...Gerçekten yorucu:)

    Hızla yayılan bu mim umarım sana da uzanır canım. Yazılanları okumak nasıl da zevkli nasıl!

    :)

    YanıtlaSil
  12. Ekmekcikiz'in gozlemlerine katiliyorum. Bence de bi canlilik geldi blog alemina. Abi sex herzaman satiyor valla...

    Sahi bu arada Zeynep sen neden kafadan ekmekcikizi mimlemiyorsun... Belki beni secer :-)

    YanıtlaSil
  13. Merhaba Apeironlu, hoşgeldiniz.

    Şimdi efenim sandığın dibindeki mimi çıkarmak olmaz artık. Zaten ben Ekmekçikız'cığıma kıyamam, hem aramızda, gerektiğinde ortaya çıkmak için tetikte bekleyen böyle güçlü bir bağ ve dayanışma var, başkası kıysın ben zevkle okuyayım hehe...

    Bu arada sizi de tebrik ediyorum, zira okuduklarımın arasındaki en net yanıt sizinki olmuş:)

    YanıtlaSil
  14. Zeynepcim,

    Güçlü dayanışma arzun için çok teşekkür ederim. Özellikle de "başkası kıysın, ben seyredeyim" pardon "okuyayım" kısmı için.:)))

    Bu arada bana kıyabilirsin de sonuçtan kim, nasıl bir memnuniyet duyacak, bilemedim, valla.
    Bak, yine gülmem geldi!

    Gölge beyi de buradan selamlayayım, efendim. Verdiği net cevap gibi, talebi de net!
    Oluuur! Seçerim kendisini. Hatta, seçtim bile!
    Ne olacak ki? Sanal sanal olduktan sonra?
    Hem böylece tanışmış oluruz sanal karakterler olarak. Değil mi, a cânım efendim?
    :)

    YanıtlaSil
  15. Ha soyle yahu. Oyle sine ocu gibi korkutulmusuz ki... Ya dunyanin sonu ya da dunyanin basi gibi algiliyoruz sunu. Ve aslinda cinsellik ortada durdukca kadin ve erkek insan gibi iletismiyor. Cinsellik kaygisi, korkusu, olasiligi ortadan kalkinca daha guzel arkadasliklar ortaya cikiyor.. Benim en iyi kiz arkadaslarin lezbiyenler oldu. Cunku aramizda olacak oyle kaka ocu bocu seylerin olasiligi yoktu...


    Ekmekcikiz gururlandim ve onurlandim efendim teklifimi olumlu yanitladiginiz icin. Ama keske "ne olacak ki? Sanal sanal olduktan sonra" demesyediniz daha bir cesurca olacakti. Neyse yine de memnun oldum efendim...

    YanıtlaSil
  16. Gölge Bey,
    Düşüncelerinize katılıyorum.
    Daha bir cesurca yazmayıp, sanal dünyaya sığınmamın sebeplerini de, sizi ziyaret ederek açıkladım.
    Umarım, ikna olmuşsunuzdur.
    :)

    YanıtlaSil